TRUE TO YOUR CREW: SUMEYYE DEMIR

O, kaykayının üstünde kocaman gülümsemesiyle insanlara mutluluk ve özgürlük  aşılıyor. Yaz, kış demeden karavanıyla birlikte rüzgarı kovalıyor. Kaykay onun için sadece bir spor değil, bir yaşam biçimi. Renkli saçlarıyla ve verdiği güçlendirici mesajlarla insanların kalbine dokunurken karşısında duran tüm engellere de meydan okuyor.

Dunk’ın ruhunu yansıtan ve en çok tercih edildiği topluluklardan biri de kaykay dünyası. Sen de birbirine oldukça bağlı ve kendi içinde dinamikleri olan bu camianın bir parçasısın.  Bireysel farklılıklara rağmen topluluk olarak tek bir karaktere sahip olabilmeyi nasıl tanımlarsın?

İçinde bulunduğum dünyada herkesin farklı bir karakteri, farklı bir bakış açısı ve duruşu var.  Her birimizin farklılıkları var ama konu kaykay olduğunda tek bir ruhta birleşebiliyoruz. Bunu Dunk Low Disrupt’ın farklı parçalara vurgu yapılarak tasarlanmasına benzetebiliriz. Bu farklılıklar, aynı bu ayakkabının tasarımında da olduğu gibi tek bir noktada birleşiyor; topluluk olmak. Benim topluluğum; çeşitli profillerden gelen, başkalarının ne düşündüğünün öneminin olmadığı, herkesin kendini özgürce yansıtabildiği bir topluluk. Sadece yeteneğimiz ve tutkumuzla; fikir, cinsiyet, herhangi bir ayrım gözetmeden rampaya çıkıyoruz. İniş ve çıkışların olduğu bu yolculukta  düştüğünüz zaman sizi kaldıracak bir el mutlaka uzanır.

Biz topluluk olarak hareket ettiğimizde her şeyi yapabilecek güçte olduğumuzu biliyoruz. Bir kişinin isteyip de değiştiremediğini birlik olarak gerçekleştirebiliyoruz. Dört bir yanda yapılan skateparklar bizim bu inancımızın ve topluluğumuzun gücünün en büyük örneği. 

Kaykay bireysel bir spor ancak birlik olmadan bireysel gücümüzün farkına varamayız. Topluluğumuzun temelinde paylaşım ve fedakarlığın önemli bir yeri var. Hepimiz kaykayı sokakta birbirimizden görerek, birlikte öğrendik. Bizden sonraki nesiller de aynı şekilde bizlerden görerek ve bizleri izleyerek öğreniyor. Kaykayın okulu sokak ve bizler de onun öğrencileriyiz.

Kaykayın dışında snowboard, sörf, kiteboard gibi başka spor dallarıyla da ilgileniyorsun. Sporun hayatının bir parçası olması sende nasıl bir fark yaratıyor?

Farklı sporlara daha kolay adapte olabilmemin en büyük sebebi kaykay. İlgilendiğim snowboard, sörf ve kiteboard da bunun bir versiyonu. Board üzerinde kendimi daha cesur ve özgür hissediyorum.

İzmir’de büyüyüp kışı çok yaşamamış biri olarak, karla tanıştığım ilk fırsatta snowboarda başladım, o an “Ben bu sporu yapmak istiyorum!” dedim. Kaykay geçmişim ve onun en zor board sporlarından biri olması, snowboard’da da başarılı olmamda etkili oldu. Snowboard bireysel olarak beni çok mutlu eden bir branş ancak  snowboard ve diğer tahta sporlarını yapma sebebimin; farklı zeminler üzerinde olsa bile, kaykayı ve kaykay ruhunu yaşama ihtiyacımdan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Kaykayda fedakarlık ve dayanışma çok önemli; bu dayanışmanın, kariyerimi diğer sporlar yerine kaykay üzerine kurmamda büyük etkisi oldu. Ona olan inancım beni daha ileri taşıdı ve daha da ileriye taşıyacağına inanıyorum.

Sporun hayatımın bir parçası olması bana fedakarlığı, paylaşmanın önemini ve bunların yanı sıra bireysel gücümün farkına varmamı sağlıyor. Her dal başka bir uyanışa vesile oluyor; snowboard beni temsil ederken, kaykay takımıma ilham veriyor. Yeni Dunk da aslında bu ruhu betimliyor. Dunk Low Disrupt’ı giydiğim anda onun ruhunu hissedebiliyorum. Bu büyük mirasın parçası olmak bile bana inandığım şeylerin peşinden gitme cesaretini veriyor. 

Erkek egemen bir alanda kendini kanıtlamış bir kadın olarak çizdiğin özgür ve güçlü duruşla birçok gence ilham veriyorsun. Kalıpları yıkmak isteyen genç kızlara ne söylemek istersin?

Başkalarına ilham ve cesaret veriyor olmak muhteşem bir his. Aslında her şey inanmak ve inandıklarının peşinden gitmekle başlıyor. Ben bütün hayatımı kaykaya adadım çünkü ona inandığım gibi bana getireceklerine de inandım. Bu sebeple tüm hayatımı onun üzerine kurmaya karar verdim. Tahtanın üstündeyken kendimi özgür hissediyorum, başkalarının ne düşündüğünü umursamadan kendimi rüzgara bırakıyorum. Aslında hepimiz Dunk’ın iz bırakmak için bir araya gelen cesur bireyler tarafından inşa edilen mirasından ilham alıyoruz. Bu ortak miras, biz kadınlara da kendimizi ortaya koyma cesareti veriyor. Kalıpları yıkmaya çıktığın yolda; kadın ya da erkek olmanın öneminin olmadığını, bu yola başladığında sana biçilen rolleri değil, birlik olmanın gücünü hissettiğinde her şeyi başarabilirsin. Nasıl görünmen, ne giyinmen, nasıl davranman gerektiğini söyleyenlere kulak asmadan kendi kurallarını koy. Seni güçlendiren, ilham veren, destekleyen dostluklar kur ve ekibine sadık kal!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir