ÖZEL RÖPORTAJ; BARIŞ YEŞİLBAŞ

HEP DUYDUĞUMUZ VE GÖĞSÜMÜZÜ KABARTAN BİR CÜMLEDİR “ÜLKEMİZİ GURURLA TEMSİL ETTİ.”. İŞTE TAM DA BU NOKTADA, YİNE GURURLU BİR TEMSİLİYETTEN BAHSEDECEĞİZ. BARIŞ YEŞİLBAŞ; DÖVME SANATÇISI VE SNEAKER KOLEKSİYONERİ OLARAK HAYATTA EN BELKİ DE EN ÇOK DEĞER VERDİĞİ İKİ ŞEYİ BİRLEŞTİRDİ. NİKE’IN 50. YILI İÇİN BİR SNEAKER TASARLADI. AVRUPA, ORTA DOĞU VE AFRİKA BÖLGESİNDE SATIŞA ÇIKAN BU AYAKKABI, BİZ RÖPORTAJI YAPANA KADAR SOLD OUT OLDU BİLE! GELİN HİKAYENİN PERDE ARKASINI BARIŞ’TAN DİNLEYELİM.

NEW YORK GİBİ FARKLI KÜLTÜRLERİN KESİŞTİĞİ VE HERKESİN KENDİ HAYALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞTUĞU BİR METROPOLDE, GERÇEKTEN BAŞARILI BİR PROJEYE İMZA ATTIN VE KENDİ DÖVME STÜDYONU KURDUN. HAYATININ DÖVME SANATI İLE KESİŞMESİNDEN, THE BASE’İN HAYATA GEÇİŞ SÜRECİNE KADAR OLAN SERÜVENİNDEN BAHSEDER MİSİN?

“KİMSE HAYATININ BİR NOKTASINDA DURUP; “BEN DÖVMECİ OLACAĞIM!” DEMEMİŞTİR. EN AZINDAN 5-6 SENE ÖNCESİNE KADAR BU BÖYLEYDİ. O ZAMANLAR BİRİ BANA KARİYER PLANIMI SORSA; TAKIM ELBİSE ZORUNLULUĞU OLMAYAN, SNEAKER GİYİP TARZIMI RAHATLIKLA İFADE EDEBİLECEĞİM BİR İŞ ORTAMI OLSA YETER DİYE CEVAPLARDIM. HAYAT TESADÜFLERLE DOLU DERLER, DOĞRUYMUŞ. YİNE TESADÜF ESERİ ÖNÜME ÇIKAN BİR FIRSATA “BEN BUNU YAPARIM.” DEDİM VE HAYATIM DEĞİŞTİ. KENDİMLE, KARİYERİMLE, HAYATIMLA İLGİLİ İSTEDİĞİM HER ŞEYİ SUNDU BU İŞ BANA VE DAHA FAZLASINA GEBE OLDUĞUNU DA GÖRÜYORDUM. İŞİME DUYDUĞUM SEVGİ, HIRSLI KARAKTERİM İLE BİRLEŞİNCE ZATEN HER ZAMAN DAHA İYİ OLMAYA İTTİ BENİ. BAŞLARDA HİÇ OLMAYAN BİR DÜŞÜNCE BELİRDİ KAFAMDA; EN İYİ OLMA HEDEFİ! DÖVME SANATÇILIĞI BUNLARIN YANINDA HAYATIMDA RİSK ALMAMI VE BELKİ DE ÇOĞU İNSANIN ATMAKTAN KORKACAĞI ADIMLARI GÖZÜMÜ KIRPMADAN ATMAMA VESİLE OLDU. BU SAYEDE YOLUM NEW YORK’A KADAR UZADI. HİÇBİR ADIMDA “BU KADAR YETER” DEMEDİM. HEP DAHA FAZLASINI İSTEDİM, DAHA FAZLASINI İSTİYOR OLMAK BENİ DİĞER İSİMLERDEN AYIRAN EN BÜYÜK ÖZELLİKTİ. HALA İSTEDİĞİM YERDE DEĞİLİM ÇÜNKÜ HER ZAMAN DAHA İYİSİNİN OLABİLECEĞİNE İNANIYORUM. BUNU NEW YORK GİBİ BİR ŞEHİRDE KENDİ STÜDYOMDA YAPIYOR OLMAZ BAMBAŞKA BİR HAZ VERİYOR İNSANA.”

Yaklaşık üç aydır Nike bünyesindeki Hope Alkazar’da çeşitli Workshop’lar düzenliyorsunuz. İleride bizi bekleyen farklı sürprizler var mı?

“Nike gibi bir marka ile çalışmak daha iyiye ulaşmaya çalışırken hayatımla kesişen en harika olaydı. Bir rüyanın gerçekleşmesi olarak tabir edebilirim bunu. Çocukluğumdan beri hayranlıkla takip ettiğim bir marka ile iş birliği yapmış olmak hayata bakış açımı ve hedeflerimi büyük ölçüde etkiledi. Hope Alkazar’da gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin devam etmesi en büyük dileğim. İnsanlarla deneyimlerimi paylaşmak, onlarla buluşmak tarif edilmeyecek derecede mutluluk verici ve doyurucuydu. “Yeni ne yapabiliriz? Şimdi sırada ne var?” sorularını neredeyse her gün soruyorum kendime. İlerleyen günlerde kesinleşmiş projeler yok ancak hedefimiz bu etkinlikleri The Base’in de olduğu yere, New York’a taşımak.”

Bir sneaker koleksiyoneri olarak Nike’ın sendeki yeri her zaman farklıydı. Marka 50. yılını kutlarken, böyle özel bir senede Nike’ın birlikte çalıştığı tasarımcılardan olmak harika bir duygu olmalı. Sen nasıl hissediyorsun?

“Aklımın ucundan dahi geçmeyecek bir olay gerçekleşti. “Koleksiyonunda bulunan en değerli ayakkabı hangisi?” sorusuna edebi yanıtı bulmama yardımcı oldu. Hatta diğer sneakerlarımın gözümde değeri düştü diyebilirim(!). Her zaman en iyisini düşünen biri olarak; belki de ilerleyen dönemlerde tamamen kendi yarattığım bir silüeti hayata geçirebilirim diye düşündüm. Hayata karşı hedeflerimi ve sorumluluklarımı yeniden planlamama yardımcı oldu. Hayallerden yeni hayaller doğdu diyebiliriz.”

Nike By You ile yeniden tasarladığın Air Max 97 modelinde nelerden ilham aldın? Tasarım sürecinden bahseder misin?

“Hiç yapmadığım, üzerine etraflıca düşünmediğim bir fikirdi. Daha önce de dediğim gibi; hayalimdi ama gerçekleşmesi büyük sürpriz oldu. Nike bu fikirle bana gelince çok heyecanlandım. Kafamda sürekli ne yapacağımı, neler yapabileceğimi sorguladım. Fikir aşamasından, tasarımın son haline gelene kadar bir insan ne kadar fikir değiştirebilirse onun elli katı daha fazla fikir değiştirdim. Nike 50. yılı kapsamında geçmişe ve geleceğe odaklandığı “Past and Future” başlığı altında bir sneaker tasarlamamı istiyordu. Past’ı temsil eden en ikonik sneakerlardan biri Air Max 97, bu nedenle aklıma gelen ilk siluet bu oldu. Yaptığım tasarım da “Future” başlığına uyuyordu. Böylelikle Nike’ın geçmişi ve geleceğine atıfta bulunmuş oldum. Bir dövme sanatçısı olarak dövme tarzıma da uymasını istiyordum. Dövmelerimde çok fazla renk ile çalıştığımdan en keyif aldığım tonları belirledim. Beni rahat hissettiren, baktığımda “işte bu!” dedirten renkler… Sonraki aşama renklerin birbirleriyle uyumlu olması ve ayağıma baktığımda beni heyecanlandırmasıydı. Galaksi, uzay temalı dövmeleri çok yaptığım için; pembe, mavi ve mor renkleri çıktı ortaya. Bu renkler daha dingin bir şekilde belirsin istedim, finalde ayağınıza giydiğinizde kumsalı çağrıştıracak daha pastel tonlarda bir ürün çıktı ortaya.”

Tasarladığın modeli bir ünlüye giydirmek isteseydin bu kim olurdu? Neden?

“Nike’ın kurucusu Phil Knight! Birçok isim yazmak istedim buraya fakat tüm bu isimlerin birleştiği tek bir nokta vardı; Nike.”