BROCKHAMPTON VE YENİ NESİL “BOYBAND” ALGISI

“Grup kurmak isteyen var mı?” Çok sıradan bir soru gibi gözüküyor değil mi? Teksas’daki The Woodlands Lisesi’ndeki arkadaşları ile kurduğu AliveSinceForever’ın 2015’te dağılması sonrası Clifford Ian Simpson, (Sonradan yazı içerisinde Kevin Abstract olarak anılacak) bir gün eve gidip bu soruyu hayranı olduğu Kanye West hakkındaki bir internet forumu olan KanyeLive’a yazdığında, büyük ihtimalle başına geleceklerden habersizdi.

Özellikle onun ve forumda ona cevap veren insanların bulunduğu bir posterin New York’da ki Times Meydanı’na asılacağını asla tahmin edemezdi.

Bu soru aslında Teksas’lı hip-hop/rap oluşumu olan BROCKHAMPTON’ın başlangıcıydı. Her şey SATURATION III albümündeki BOOGIE şarkısında geçen “One Direction’dan sonra gelmiş geçmiş en iyi boyband” sözü ile başladı ve bu sözden sonra hiphop’ın ciddiyet duvarlarını yıkmak için bir kalkan gibi kullandıkları boyband sıfatı onları üne kavuşturan asıl nokta oldu. Jackson 5’dan itibaren kemikleşmiş geleneksel boyband kavramının bu ekip ile birlikte görünüş, işleyiş hem de müzikal anlamda büyük değişiklikler geçirtilerek nasıl tekrar sunulduğuna gelin hep birlikte yakından bakalım!

BROCKHAMPTON ile ilgili görsel sonucu

Tam 13 üyelik büyük kadroya sahip olan BROCKHAMPTON, sizlere müzik dünyasında “boyband” olmanın aslında nasıl olması gerektiğini öğreten bir yapıya sahip. Kevin Abstract, Merlyn Wood, Joba, Matt Champion, Dom McLennon ve Bearface isimlerine sahip 6 kişilik bir vokal kadrosuna sahip olan ekip, bunun yanı sıra BROCKHAMPTON’a katkı veren herkesi de grubun bir üyesi sayıyor. Kısaca BRO- CKHAMPTON sahnedekinden çok daha fazlası!

Romil Hemnani, Jebari Manwa, Kiko Merley, He- nock “HK” Sileshi ve grubun her klibinde ilk karşımıza çıkan Robert “Roberto” Ontenient ise grubun prodüktör kadrosunu oluşturmakta. Vokallerin müzikal katkılarını da hesaba katarsak her albüm aslında büyük bir müzikal ve teknik bir beyin fırtınası sonucu ortaya çıkıyor diyebiliriz. Yine de grubun mantalite olarak her zaman aynı telde olduğunu söylemekte yarar var. Zaten bu kadar kalabalık bir grubun aynı çizgide olmadan senelerce var olması çok zor bir durum. Özellikle günümüz boybandlerinin bir plak şirketi tarafından ya da bir yarışmada sevgili “Simon Cowell” tarafından oluşturulduğu bugünlerde BROCKHAMPTON organik oluşumu, müziği ve yapısı, günümüzdeki müzik sektörünün tüm yapaylığına meydan okuyor.

Klasik, birçok erkekten oluşan ve kendini sektörde boyband olarak tanıtan bir ekipten ne beklersiniz. Yakışıklı olmaları mı? Büyük dünya turneleri ve turnelerde satılan lisanlı ürünleri satın alan çılgın kızlar görmeyi mi? Formüle edilmiş bir prodüksiyon süreci sonrası satışa çıkan bir albüm mü? Bunları BROCKHAMPTON’da göremezsiniz.

Grubun müzikal kısımları bir yana ticari ve görsel kısımları ise geleneksel boyband sektöründen çok daha farklı bir mantalite ile yönetiliyor. İlk olarak BROCKHAMPTON ünlü bir menajer ya da bir menajerlik şirketi tarafından yönetilmiyor. Grubun menajeri yine bir grup üyesi sayılan ve üyelerin hepsi ile de yakın arkadaş olan Jon Nunes. Normal menajerler gibi maddi bir kazanç doğrultusunda elindeki sanatçı ile hareket eden gruplar yerine Jon arkadaşlarının başarısı için çabalayan biri. Bu yüzden grubun ticari işleyişinde özellikle reklam kısmında grubun bulunmak istemeyeceği her çalışmayı gruba kazanç getireceğini bilse dahi anında reddediyor. Klasik bir menajer her zaman alacağı payı düşünerek sanatçıyı ikna etmeye çalışırdı bunu hepimiz biliyoruz. Bununla birlikte grubun reklam çalışmalarını ise grubun samimiyetini korumak amacıyla kitle değil hedef odaklı yönetiyor. Grubun isminin toplumda markalaşmasından çok doğru dinleyiciye ulaşması için çabalıyor. Samimiyet ve ruh gelirden her zaman daha ön planda diyebiliriz.

Grubun görselliği ise daha mütevazi bir şekilde yine bir grup üyesi sayılan Ashlan Gray tarafından yönetiliyor. Bir boybandin görselliği her zamandan müziklerinden daha fazla önem görür klişesini takmadan grubun görsel çalışmalarını yürüten Ashlan, grup üyelerinin dış görünüşünden çok karakterlerini ve müziklerini yansıtan çalışmalar yaparak grubun müzikal karakterini en iyi şekilde yansıtmayı başarıyor. Kısacası bu grupta yakışıklı oğlanları aramayın bu grup çok daha fazlası!

Bu karakterin bu kadar öne çıkmasının asıl sebebi de grubu diğer boybandlerden ayıran en açık özelliği olan tarz farklılığı denebilir. Sonuçta bu grup pop müzik icra eden bir grup değil. Bir yandan Bearface gibi harika bir vokale sahipler ancak grubun diğer 5 üyesi sağlam kaleme ve uyum içinde farklı 5 karaktere sahip rapper.

BROCKHAMPTON ile ilgili görsel sonucu

Bununla beraber evet bir gerçek ki yeni nesil boybandler müziklerinin içinde ne kadar rap müziğe yer vermeye başlasa da (özellikle Güney Kore piyasasın- da) bu grupların icra ettiği rap müziğin boybandlerin genellikle çalıştığı yapay pop müzik sürecinden çıkmış olmaları sizi rap konusunda asla tatmin edemiyor. Bu yüzden de BROCKHAMPTON kendi kulvarındaki tek grup olarak bir anda öne çıkıyor. Ancak yine de grubun müziğini sadece boybandlerin müzikleri ile karşılaştırmak ciddi bir hata. Nedenini açıklayalım;

BROCKHAMPTON, geçtiğimiz 5 senede müzik adına müzikal anlamda zengin ve yaratıcılıkta çığır açan albümlere sahip. Her albüm belli bir bütünlüğe, temaya ve karaktere sahip. Özellikle sürekli üretimde olan rap müzik piyasasında albüm içi bütünlüğü sağlamak ciddi anlamda zor ve özel bir çaba gerektiriyor. Bu karakteri ise bir üçleme halinde yapmak ise işin ekstrası ve BROCKHAMPTON bunu başarıyor! 2016’da All American Trash’ı yayınladıklarından sonra büyük bir yükün altına giren grup 2017’de SATURATION üçlemesine başlayan ekip bu üçleme ile 2017 yılında bu üçleme ile yeraltı hip-hop sahnesinde büyük bir çıkış yakaladı. Özellikle Youtube’un en büyük müzik eleştirisi kanalı “theneedledrop” üçlemenin ilk albümü olan SATURATION’a 9 üzerinden 10 puan vermesi bu yükselişe büyük katkı sağladı. Arkasından gelen yükseliş SATURATION II ve SATURATION III ile devam etse de bu yükseliş sonrası SATURATION üçlemesindeki albüm kapaklarında da solo şekilde bulunan dönemin grup üyesi Ameer Van’ın cinsel istismar suçlamaları nedeniyle gruptan atılışı grubun yükselişinin önüne taş koydu. Ameer, dinleyiciler in çoğunluğu tarafından en ye- tenekli grup üyesi olarak görülüyordu ve bu ayrılık sonrası grubun müzikal anlamda ne yapacağı çok konuşulur oldu.

Bu ayrılık sonrası ise grup çıkardığı 1997 DIANA, 1998 TRUMAN ve 1999 WILDFIRE üç adet tekli çalışmaları ile başta hiçbir şey kaybetmediği sinyalleri- ni verse de sonrasında çıkan “iridescence” albümü (grup üyelerinin sonrasında GQ’ya verdiği röportaja göre en sevmedikleri albümleri iridescence’dır) BRO- CKHAMPTON’ın kendi seviyesine göre ilk tökezlediği albüm oldu. Albümün tökezleme sebebi ise bence Ameer’in ayrılığı sonrası boşalan karakter boşluğunu doldurmak için grup üyelerinin Ameer rolünü oynamaya çalışmasıydı. Bu hatanın farkına varmış olacak- lar ki 2019 senesinde çıkardıkları GINGER albümü ile karakter olarak olgunlaşmış, grup DNAsı olarak tekrardan şekillenmiş ve müzikal olarak yeniliklere de iyi adapte oldukları bir albüm ile tekrardan karşımıza çıkarak güvenimi tekrar kazandılar. Albümde bana göre grup tarihinin en iyi parçalarından olan SUGAR ise uzun süre kulağımdan eksik olmadı.

Günümüz dünyasında aranan samimiyet ve doğallık artık “boyband” kültüründe bile aranır bir duruma gelmiş gibi gözüküyor ve müzikal, görsel ve ticari farklılıkları ile BROCKHAMPTON belki de yeni bir “boyband” kültürünün öncesi olacak. Belki de bunun asıl sebebi hayatın her anında olan yapaylıktan sıkılmamızdır. Kulağımıza giren şarkılarda bile bunu hissedebilirken zaten bunu aramamız kaçınılmazdı. Değil mi? Müzik sektörünün yakışıklı oğlanlarını boş verin ve kulağınızdan eksik olmayan bir arkadaş grubu ile yeni yolculuklara çıkın. Karşınızda BROCKHAMPTON!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir